AVUKATLAR SİYAHLARIN BÜYÜK FİRMALARDA NEDEN GERİ KALDIGINI TARTIŞIYOR
Müvekkillerin etkin baskısı ve birlik olmaları sayesinde,şimdilerde siyahi avukatlar ülkenin en prestijli hukuk firmalarında yeni elemanlar arasında gösteriliyor.Ama beyaz meslektaşlarına kıyasla firmalarda kalmaları yada ortaklık kurmaları pek mümkün olmuyor.Yeni bir araştırmaya göre, notlar bu gediği açıklamaya yardım edebilir. Araştırma seçkin hukuk firmalarının yeni elemanlar arasında çeşitliliği sağlamak için beyazlardan daha düşük not ortalamasına sahip olan azınlık avukatlarını işe aldığını ortaya çıkardı.Bu,anlaşmaya göre,belki de onların başarısız olmaları için düzenlenmiştir.
Los Angeles California Üniversitesinde hukuk profesörü olan Richard H.Sander tarafından hazırlanan ve temmuzda kuzey Carolina hukuk dergisinde yayımlanan bu araştırma yasal basında ve hukuk dergilerinde yer alan makalelerde eleştirilerin artmasına ve sertleşmesine neden oldu.Örneğin;ulusal hukuk dergisinin bu ayki sayısında yer alan bir makalede önemli bir hukuk firması olan Akin Gump Strauss Hauer&Feld’in başkanı olan R.Bruce McClean bu araştırmanın “detaylı veri analizini” değil de “genel sonuçlarını” ele aldı.
Şimdilerde WilmerHale adıyla tanınan prestijli bir Washington hukuk firması olan Wilmer Cutler&Pickering’e ortak olan ilk siyahi avukat James E.Coleman Jr. Prof.Sander’in yazım becerisi,karmaşık problemleri çözebilme konularında yetenek ve yaradılış gibi diğer özellikler pahasına notlara aşırı derecede vurgu yaptığını söyledi.
“Bütün bunlar gerçektende notlarla mı ilgili?”isimli Prof.Sander’e olan yanıtın ortak yazarı olan ve şuan Duke’ta hukuk eğitimi veren Prof Coleman,”hukuk firmalarında olanları açıklamak için tamamen tarafsız bilgiler kullanarak onun yapmaya çalıştığını yapabileceğinizi düşünmüyorum” dedi.
Hukuk firmaları tüm seviyelerde ırksal çeşitliliğin olmasının kaçınılmaz bir mesele olduğunu söylüyorlar,fakat yeni ortaklar seçilene kadar yeni elemanlar arasındaki kazancın kaybolduğunu kabul ediyorlar.NYC Bar Association’ın yöneticisi olan Meredith Moore “Söz konusu ırk olduğunda durgunluk ve hatta bir gerileme görüyoruz” dedi.
Yeni araştırma bir açıklama sunuyor.Araştırma,hukuk okullarından mükemmel notlara sahip siyahi avukatların az olduğunu öyle ki firmaların yeni avukatların sayısı kadar yeni elemanlar kabul edeceklerinde standartlarını hafifletmeleri gerektiğini ortaya koydu.
Prof. Sander,çok az sayıda siyahın ilk 30 sıradaki hukuk okullarından yüksek notlarla mezun olduğunu belirtti.Pek çok ortağa ve hukuk öğrencisine göre ise işe alınma kararlarında notlar hala sadece hukuk okulunun prestiji ile rekabet edebilen önemli bir kriterdir.Örneğin;Prof.Sander not ortalaması 3.5 yada daha fazla olan hukuk fakültesi mezunu beyazların büyük hukuk firmalarında çalışma olasılığının 3.0 yada daha düşük not ortalamasına sahip beyazlardan yirmi kat daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Siyahi öğrenciler içinse bu hikaye farklı görünüyor.Prof.Sander iyi notlara sahip her iki öğrenciden biri olmayı başarabilen siyahi öğrencilerin(sınıfın yarısını oluşturan en iyi notlara sahip öğrencilerin not ortalaması)hukuk firmaları tarafından işe alınanların yüzde sekizini oluşturduğunu kaydetti.Prof.Sander siyahların aynı referanslara sahip olan yeni avukatlara kıyasla büyük hukuk firmalarında çalışabilmelerinin daha mümkün olduğunu söyledi.Fakat,araştırmaya göre siyahilerin ortaklık kurma olasılığı aynı eleman sınıfına dahil beyazların yaklaşık dörtte biri kadardır.
Prof.Coleman çoğunlukla hukuk firmalarının azınlık üyelerine yeterli danışma ,teşvik etme ve iyi görevler verme konularındaki başarısızlıklarına yükleniyor.”Buralar baskının en yoğun yaşandığı yerler ki;işi en iyi şekilde yapmaya verilen aşırı önemle genç üye kolayca kendine olan güvenini kaybeder.”Ama başarılı olmak için risk almak zorundasınız”.
Hiç kimse maaşların 135000 dolardan başladığı firmaların,azınlık avukatlarının çoğunu elde tutma ve terfi ettirme konusunda başarısız olduklarını tartışmıyor.Prof.Sander ortaklı firmalarda çalışan siyahilerin ve hispaniklerin önemli ölçüde yıprandıklarını öyle ki beyazlara kıyasla siyahların ilk yıllarında firmalardan ayrılma oranının üçte iki olduğunu yazdı.Ortaklık kararları alınana kadar firmalardaki siyah ve hispanik sayısı oldukça azdır.
Prof.Sander bir röportajında pekte prestijli olmayan firmaların not ortalaması düşük olan azınlık avukatlarını işe alma olasılığının beyaz avukatlardan daha çok olduğunu söyledi.Sander küçük firmalarda çalışan siyahların danışma,iş sorumluluğu ve ortaklarla iletişim konularında yaşadıkları tecrübelerin genellikle beyazların tecrübelerinden ayırt edilemez olduğunu söyledi.Bu tecrübeler küçük firmalarda çalışan azınlık avukatlarının ortaklık kurma şansına sahip olduklarını yansıtıyor,ama Sander bu konuda kesin bir kanıta sahip olmadığını belirtti.
Eleştirmenler büyük firmalardaki azınlık avukatlarının sayısının az olduğunu kabul ediyorlar.Fakat işe alınma ve terfi arasındaki uçurumu açıklamak için farklı nedenler ortaya sürüyorlar.Bazıları bunun nedeninin eski moda ırkçılık olduğunu belirtiyorlar.Diğerleri firmaların işe alma konusunda kanuna göre hareket ettiklerini ama iş bölümünü bireysel ortaklara bıraktıklarını söylüyorlar.Bu ortaklar genellikle azınlık avukatlarına önemsiz işler,ilgisiz bir danışmanlık ve pekte iyi olmayan bir eğitim sağlıyorlar.
Eşit fırsatlar merkezi başkanı Roger Clegg,bunun boşluğu dolduracak olmasının sürpriz olmadığını ve işe alınma önceliğinin ırka dayanıyor olmasına karşı olduğunu söyledi.Clegg “eğer firmadaki herkes sizin çifte standartla iş alımı yaptığınızı bilirse,tercih temeline göre işe alınan insanların yeteneklerine karşı ortakların ve diğerlerinin güvenini gerçektende zedelemiş olursunuz” dedi.”Bu gerçektende stereotipleri kuvvetlendirir”.
Beyaz kadın elemanların tecrübeleri bir dizi farklılık içeriyor.Büyük firmalardaki kadınlar erkeklerden daha iyi notlara sahipler ama yeni ortaklar sınıfında alt mevkide temsil ediliyorlar.Fakat kadınlar azınlık elemanlarının yaptığı gibi danışma ve görev seçimi yoksunluğundan bahsetmiyorlar.En göze çarpanı ise,kadınların danışmanlık,sorumluluk seviyesi ve ortaklara ulaşma konularındaki i tecrübelerinin beyaz erkeklerinkinden olumlu ve ayırt edilemez olduğudur.Bu tablo ile tutarlı olarak,beyaz kadınların orta dereceli yada tam üyelik konusunda yıpranma oranı neredeyse beyaz erkeklerinki kadar azdır.
Tipik olarak,elemanlar ortaklığa kabul edilmeden önce yaklaşık sekiz yıl çalışırlar.”Tüm ırklardan kadınlar sekiz yıllık görev süresine ulaşır,aileleri ve hayattaki hedeflerinin kaliteliği ile büyük firma ortaklığının uygunluğunu düşünürler”.”Pek çok kadın ortaklar için koşuşturmayı bırakır ve da az talep gerektiren işler ararlar” dedi Prof.Sander.
Olumlu faaliyetleri destekleyenlerin Prof.Sander’in çıkarımlarını sorgulamalarına rağmen pek çok akademisyen onun bu eleştirel çalışmasının ses getirdiğini söyledi.
Indiana Üniversitesi hukuk fakültesinde yasal problemlerin ekonomik analizleri konusunda uzman olan Kenneth G.Dau-Schmidt Sander için “iyi iş çıkarttı” dedi.”Verilerin ona söylediği birşeylerin yanlış gittiği ve siyahi öğrencilere zarar verdiğidir”.
Sander’in çalışmasına verdikleri yanıtta,Prof.Coleman ve Duke’ta hukuk profesörü olan Mitu Gulati Sander’in çalışmasının tanımladığı problemi abarttığını yazdılar.İki profesör de “Sander’in makalesinin zararının ortakları elit tabakadan olan firmalarda siyahi üyelerin başarılı olmalarının engellendiği klişesine katkıda bulunması olacaktır” diye yazdılar.
Ulusal bir firma olan Holland&Knight’ın ortağı olan Stephen F.Hanlon Sander’in çalışmasının azınlık avukatları arasındaki yüksek yıpranma oranının gerçek nedenini gözden kaçırdığını söyledi.Kadın ve azınlık avukatlarının hukuk firmalarının ortaklı hukuk departmanları tarafından işe alındığını ve bununda zamanla bir etkisi olacağını söyledi.”Firmamıza gelmiş olan ve şimdi neredeyse bizi işe almayı düşünen kadınlardan ve azınlık avukatlarından oluşan parlak bir jenerasyonu eğittik” dedi.
Olumlu faaliyetlere destek verenler eğilimi kabul ediyorlar ve pek çok hukuk firmasının aşırı abartılı ve cilalı kültürünü göz önüne alırsak azınlıkların yıpranma oranının yüksek olmasının sürpriz olmadığını da ekliyorlar.
“Azınlıklar yönetim yapısına baktıklarında o kadar az kişinin bunu başarabilmiş olduğunu görüyorlar ki muhtemelen vazgeçiyorlar” diyor Azınlık Danışma Kurumunun yöneticisi Veta T.Richardson.Hatta Prof. Sander’i eleştirenler bile onun önemli bir tartışma başlattığını düşünüyorlar.
Prof. Coleman ve Prof.Gulati yanıtlarında “biz eleştirimizi yaptık,fakat bu Sander’in ciddi bir çalışma gerektiren bu problemi tespit ettiğini ve çıkarımları pekte olgun olmasa da araştırmasının sınırlı olan mevcut araştırmaya önemli ölçüde katkıda bulunduğunu göz ardı etmez” diye yazdılar.
Sümeyye Bozkurt